'Derin Devlet' Nedir?

  • |

ŞEVKİ YILMAZ İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJIN İLK BÖLÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

- Ülkemiz çok çetrefilli ve sıkıntılı günler geçirdi. Bahsettiğiniz ‘derin millet’ son yüzyılda gücünü kaybetmiş olmalı ki, bu yokluktan istifade eden birçok derin yapı ortaya çıkmış! Peki bu karanlık yapılar nasıl oluştu? “Derin Devlet” nedir? Nasıl alt edilecek?

  • “Derin Devlet” bilhassa sömürülen ülkelerin derin derdidir.
    Yani Derin Devlet; derin dert, derin bela demektir. Milli ekonominin, siyasetin ve iktidarların içindeki virüstür, kurttur. Zaman ve şartlara göre bu bukalemunlar yaşadıkları ülkenin içinde renkten renge girerler. Bazen ırkçı, bazen laik, bazen faşist, bazen dinsiz, bazen de dinci görünürler.
    Hedeflerine varmak için kullanamayacağı piyon, yöntem ve rejim yoktur. Dün, ‘gerici vatan haini ve dinci deyip’ post modern darbelerle indirdiklerini, çıkarları gereği bugün mutluluğun ve saadetin tek yolu diye ilan etmekten utanmazlar.
    Derin Devlet, yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’in ifadesiyle nifak topluluğu, fitne merkezi, yani münafık güruhtur.
    Günümüzde bu güruhun resmileşmiş hali ‘masonluk ve mason localarıdır’. Bu localara usta yetiştiren çırak okulları da, ‘rotary ve lions’ benzeri oluşumlardır. Bugün hala bu kulüplerin amacının farkında olmadan hizmet eden aldatılmış çok sayıda vatan evladımız vardır.

- Bu ‘‘Fitne Merkezi’’ dediğiniz yapılanma nelerden beslenir?

Beslendikleri kaynak; halkların cehaleti, sefaleti ve safahatıdır. Böl, parçala, yut taktikleriyle çoğunluğa hükmetmeyi başaran derin devlet o ülkenin bir avuç azınlık tabakasıdır.
Bunlar: üreten onlar, tüketen millet, yöneten onlar, yönetilen millet olsun isterler.
Tribünlerde seyirci olmamızı isterler. Tek kale oynayan takımlarıyla zülüm gollerini atarlarken utanmadan da milletimizden alkış ve oylarımızla destek isterler. Millet üretmeye ve kendi kendini yönetmeye başlayınca yani ilmi, ticari ve siyasi takımlarla sahaya inince de ‘yeşil sermaye ve irtica’ naralarıyla belirli merkezlere müdahale çağrısı yapmaktan çekinmezler.
Göz yaşlarımız ve çığlıklarımız; onların tamtam dansları,
tezgahladıkları terör yoluyla akıttıkları kanlarımız da; onların kadehlerindeki içkileridir. Faiz ve yolsuzluk yolunu kullanarak yaptıkları hortumlamayla kazandıkları irinler de onların gıdalarıdır…

  • Derin Mekanizmaların Osmanlı’da Somut Örneği Var mı?

- İnsanlığın baş belası Kapitalizm ve sosyalizm gibi beşeri sistem ve yönetim kadroları varlıklarını devam ettirmek için her zaman işte bu deruni güçler yoluyla kendi içindeki sömüren kemiren kurdunu da beslemiştir.
Büyük imparatorluklara, yıkılamaz denen devletlere ve vazgeçilemez denen liderlere bakın hepsi içerden ve hiç ummadıkları yerden darbe almışlardır… Sezar’ın ‘’Sende mi Bürütüs’’ sözü bu durumu anlatan en güzel örneklerdendir… Bir yapı güçlendikçe, o yapının alt tarafı yükün altında ezilmeye başlar, Osmanlı’da silahlı gücün yükünü çeken Yeniçeri Ocağı ‘’Öşür’’ aldıkça ‘’ Padişahım Çok Yaşa’’ diye bağırmıştır, ‘’Öşür’’ kesildiğinde ise ‘’ Kelle İsteruk’’ sedasıyla sarayı inletmiştir… Osmanlı’nın özellikle son üç yüz yılına damgasını vuran gelişmelerde asıl hedef Osmanlı Dünya Devletinin alt edilmesiydi.
Haçlı ordularıyla bunu başaramayacaklarını anlayan 'karşı sistem’, içeri ‘sızarak’ bunu başarmıştır!
Bu bazen Saraya sokulan bir kadın, bazen bir devşirme ve bazen satın alınan bir saray görevlisi 'sadrazam’ olmuştur…

Osmanlı’nın son üç yüzyılı bunun örnekleri ile doludur!

Derin mekanizma bugün can çekişen ve dişleri tek tek kırılmaya başlanan çarklarını Osmanlı döneminde inşa etmiş ve bunu ilk fark eden Osmanlı Sultanı Genç Osman olmuştur…
Genç Osman silahlı ve siyasi bürokrasinin millet ve devlet işlerine müdahalesini tespit ettiğinde bunu eşiyle paylaşıyor ve; “Devletimiz ağaç kurtlarının işgali altında, ekonomiyi, siyaseti, bürokrasiyi, derin güçler ele geçirmişler. Ben Anadolu’ya gidiyorum. Milli bir güç ile döneceğim. Ve bunların Osmanlı’daki iktidarına son vereceğim” diyor…
Ancak ne gariptir ki, Genç Osman’ın eşi de o günün ‘Ergenekoncusu çıkıyor’ yani karşı sistemin uşağı! Kocasının sırrını derin mekanizmalara deşifre edince, Genç Osman boğularak şehit ediliyor……

  • Osmanlı’nın Yıkılmasından sonra tezgâh devam etti mi?

  • Osmanlı sürecinden yakın tarihe gelelim… 1926’ da kurulan ve ancak iki sene varlığını devam ettirebilen Cumhuriyetçi Terakkiperver Fırkası Genel Başkanı, İstiklal savaşımızın Doğu cephesi komutanı Org. Kazım
    Karabekir Paşa ve arkadaşları öngöremedikleri olaylarla alt ediliyor!
    O dönemin ‘Ergenekoncuları’ Mustafa Kemal Paşa’ya İzmir suikastını planlayarak suikastın uzantılarının vardığı noktayı Karabekir Paşa olarak dizayn ediyorlar ve böylece iki önemli komutanın aralarını açıyorlar. Org. Kazım Karabekir Paşa’nın partisi kapatılarak 16 milletvekili arkadaşı idam ediliyor. Aynı merkez, Halkın nabzını ölçmek için kendilerinin Fethi Okyar’a kurdurttukları serbest fırkayı Menemen hadisesini planlayarak sokak takımını topluyor ‘’Şeriat İsteruz’’ sloganlarıyla kapatılmasını sağlıyor ve 99 gün açık kalan bu partiyi kapatıp İstiklal Mahkemeleriyle binlerce insanımızı idam ediyorlar…

  • Yakın Tarihimizde Durum Neydi?

- Süreç uzun ve hayli karışık görünse de Derin Mekanizmalar her zaman kendilerine zemin aramışlar ve bu zemini bulduklarında ise alçakça emellerini gerçekleştirmek için aziz milletimizin kanları ve gözyaşları üzerine kendi iktidarlarını inşa etmeye çalışmışlardır…
1960 darbesinde seçimle iş başına gelmiş Başbakan Menderes ve iki bakan arkadaşını astırtarak hedefleri uğruna her türlü çılgınlığı yapabileceklerini ortaya koymuşlardır…
Ülkemizde yaşanan tüm darbeler, siyasi mekanizmalara yapılıyormuş görüntüsü verse de aslında hedef her daim bu aziz millet ve ülkemiz olmuştur…

  • Peki, bu ihanet odakları nasıl alt edilecek?

- İşte bugün yaşadığımız süreç bu sorunun tek ve en somut örneğidir… ETÖ’ye yönelik başlatılan kapsamlı operasyonu analiz ettiğinizde tehlikenin ne kadar büyük olduğu açıkça görüldüğü gibi bu tehlikeye karşı kelle koltukta mücadele eden bir siyasi yapı ve yargı mekanizmasının da nasıl bir fedakârlık içinde olduğunu görmekteyiz!
Peki, bugüne kadar bu tür bir operasyon neden gerçekleşmedi?
Kilit soru işte budur!
Bunun en büyük sebebinin ise ‘Sadrazam ve Padişah’ merkezli olduğunu görüyoruz!

- Nasıl Yani?

**-**Yani Başbakanlık makamı ile Çankaya’nın her daim farklı kanatlardan olmasıdır…
Menderes Başbakan ama Köşk’ te Celal Bayar var…
Özal Başbakan ama Köşk’te Evren var,
Özal Cumhurbaşkanı ama Başbakan Demirel!
Ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum?
Tencere-kapak yılarca hiç uymamış.
Biri büyük, diğeri küçük olmuş.

M.H.P li milli değerlere saygılı sayın Sadi Somuncuoğlu’ unun meclis
bahçesinde cumhurbaşkanlığına derin millet adına aday olmasını
engellemek için dövdürülmesi ve sayın Gül’ün Köşke çıkmasının
engellenmesine yönelik çıkarılan büyük krizleri, 367 oyunlarını ve yapılan
mitingleri bugün daha iyi anlamaktayız…
İlk defa büyük bir fırsat ele geçmiş bu iki en büyük makam da Devleti Ali’yenin devamı için uyum ve amaç birliği ortaya koymuşlardır…

Bitti…
habervakti.com